28 Şubat 2015 Cumartesi

Mahmut El Ensari

Hazır Safvan Bin Muattal' ın türbesinden bahsetmişken Adıyaman' da önemli olan bir diğer türbesi olan Mahmut El Ensari türbesinden devam etmek istiyorum. Mahmut El Ensari de Adıyaman' ın ilçe yollarından birinde. Mahmut El Ensari' nin de sahabi olabileceği yönünde söylentiler olsa da Safvan Bin Muattal' ın sahabiliği kesindir. Kendisi Medineli' dir. Mahmut El Ensari İslam' ın fetih kılıcını taşımıştır ve Adıyaman' da şehit düşmüştür. Safvan Bin Muattal gibi Mahmut El Ensari' nin de Anadolu' da İslam' ın yaygınlaşmasında büyük payı var. Mahmut El Ensari türbesi Aleviler için önemlidir. Türbeye gittiğinizde ikram dağıtan kişileri de görebilirsiniz. Aleviler türbenin etrafında 3 kere dönüyorlar ve her dönüşlerinde türbeyi öpüyorlar. Kapıdan çıkarken de Cemevi' ndeki gibi sırtlarını türbeye dönmeden geri giderek çıkıyorlar. Türbe girişinde 12 imamın ismi yer almakta. Biz içeriden daha çok dışarı da daha fazla vakit geçirdik. Türbe manzarası bir harika. Benim bugüne kadar gittiğim yerler arasında Atatürk Barajı' nın en net, en yakın görüldüğü yer. Ben Ocak sonunda gittim ama her yer yeşillikti. Çin' deki pirinç tarlalarının görüntüsü gibiydi. 

 
Türbe manzarası bir harika. Bir Egeli olarak su görmek için çok ideal bir yer. Sırf bunun için bile gidilebilir :)). Çünkü buralar çok karasal :( 

26 Şubat 2015 Perşembe

Safvan Bin Muattal

Yine bir Adıyaman turuyla daha karşınızdayım. Bu türbe de Kahta yolu üstünde, arabayla 40-45 dk. kadar. Arabayla vardığınızda sizi bir sürü mezarlık karşılıyor ama bakımsız, her yer çerçöp olan bir yer. Eğer Adıyaman' a gelir de türbelere giderseniz şaşırmayın diye söylüyorum, özellikle bu türbenin çevresindeki mezarlıklarda piknik, mangal yapıldığını görünce şaşırmayın. Dahası çalgı çengide var, oyunlar da var, topla oynama da var. Bizim oralarda mezarlıklarda bunu yapamayız, bizde çok dikkat edilir böyle şeylere ama burda da böyle. Safvan Bin Muattal, Hz. Muhammed' in eşiyle ilgili iftira atıldığı için Hz. Muhammed iftiralardan eşini ve sahabiyi korumak için Safvan Bin Muattal' ı Adıyaman' a göndermiştir. Türkiye' de kesin olarak kabri bilinen iki sahabi vardır. Biri Eyüp' te olan Hz. Ebu Eyyub El Ensari diğeri Adıyaman' daki Safvan Bin Muattal' dır. Anadolu' da ve Adıyaman' da İslamiyet' in yayılmasında büyük etkisi olmuştur. Küçücük ülkede ne kadar farklı değerlerimiz var, ne kadar farklı kültürümüz var. Keşke bizleri bizlere kırdırtmasalar da bu imkanları değerlendirsek... Sözün bittiği yerde susmak en mantıklısı sanki. 


24 Şubat 2015 Salı

DDiikkaatt !! Öfke İçerir

 
 
 
Malum üniversiteler başladığından benimde öğrencilik hayatıma dönmem gerekiyor haliyle. Uçakla gitmektense otobüsle gitmeyi tercih ettim hemen hemen aynı saatlerde gidiyor diye. Çünkü İstanbul' da 7 saat beklemem gerekiyordu ki bu da hiç işime gelmedi tek başıma olduğumdan. Zaman geldi çattı bindik otobüse. Asıl ne olduysa otobüse binmemle başladı. Adıyaman' dan Adana 5 saat sürmesi gerekirken 6 saat 40 dk. sürdü. Dolayısıyla ulaşmam gereken yere 4 saat gecikmeli vardım. Sebebi ise Gül Aras her şehirde, her ilçenin otogarında en az 30 dk. bekledi ki otobüste "aracımız hareket halindedir" diye anons ediyorlar. Otogarlarda durulur da dinlenme tesislerin de durulmaz mı hiç ? Asıl sorun da bu, gereksiz gereksiz beklemeler benim yolculuğumu mahvetti. Uyuyamadım, ayaklarım&elim&yüzüm şiş hep. Küçük bir çocuğa annesi kızınca tatlış tatlış hareketlerle annesine yaranmaya çalışır gibi sen de her moladan sonra ikram servisi yaparak kendini affettirmeye çalıştın Gül Aras ama YEMEZLER CANIM !! Senin için karalama kampanyası yapacağımdan hiç şüphen olmasın canım Gül Aras' ım. Ben kötü yolculuğumun ardından rahat bir istirahate çekileyim. Hadi bye :)

22 Şubat 2015 Pazar

Shiro Utafusa (Japan Painter)

Biraz Adıyaman' la ilgili yazılarıma ara verip postcrossing' ten tanıştığım Shiro Utafusa' dan ve resimlerinden bahsetmek istiyorum.  Shiro' ya mektup göndermeden önce kısa bir araştırma yapayım dedim, ne sever, ne sevmez diye. Hem doğum gününe yakın hem de yılbaşına yakın olduğu için hediye arayışına girdim. İnternetten Shiro' yu arattığım zaman ressam olduğunu gördüm, Shiro' yu gördüm, başladım hediye almalara. Bozuk Türk paralarından gönderdim, klasik olan Türkiye bayraklı ve nazar boncuklu anahtarlık gönderdim yanında birkaç parça hediyelik daha. Sonra  dedim ki Shiro' yu blogtan duyurmalıyım. Açıkçası Japonya' da oturan Türkler' in dikkatini çeker belki diye düşündüm. Çünki Japonya' da sergilerini açıyor. Açıkçası Japonca bilmediğim için çok fazla bilgi veremiyorum ama kendi sayfasından İngilizce  Shiro Utafusa hakkında kendi sayfasından daha fazla bilgi edinebilirsiniz, aynı zamanda da Facebook' tan da takip edebilirsiniz. Ben resimlerini beğendim bakalım sizler beğenecek misiniz ?







 

Kıvırcık saçlı karakterlerle de kendisini çizmeye çalışmış herhalde :) Benden bugünlük bu kadar, Hoşçakalın :))


20 Şubat 2015 Cuma

Adıyaman Nasıl Bir Yer ?

Doğma büyüme bir Egeliyiz ailecek. Hatta öyle bir Egeliyiz ki hep doğma büyüme bir şehirde geçti hayatımız. Üniversite için dışarılara gittik ama gene Ege' deydik. Hal durum böyle olunca, bizler de üniversite için yuvadan uçunca annemle babamın önünde şark görevi için engel kalmadı. :) Bu sıraya kadar ki gittiği en doğu yer Ankara' ydı. Doğal olarak hep bir tedirginlik vardı yani içimde, her ne kadar doğulu arkadaşım olsa da, Doğu & G. Doğu' nun normal bir bölge olduğundan bahsedilse de medya sağ olsun ki hep çok başka yansıtıldığı için hep bir tedirginlik. Başkaları gitmeden önce yok öyle değilmiş, yok böyle değilmiş falan dediysek de başkalarına iş ailemin başına gelince tedirginliğimi üstümden hiç atamadım doğal olarak. Tabii önce Adıyaman' a ilk gidişimizle başlasam daha doğru olacak sanırsam. Her şey üniversitelerin yaz tatiline girmesiyle sona erdi.İlk Adıyaman' a gidişimiz İzmir' den uçakla Gaziantep' e gittik, Gaziantep' ten de otobüsle Adıyaman' a geçtik. Antep' i gezme fırsatımız olmadı ama yol boyunca taş evler falan görünce kendimi Orta Doğu' da da hissetmedim değil, tabi arabada çarşaflı kadınlar ilk başta Türkçe konuşmadıkları için de böyle düşündüm biraz :). Nihayet otobüs yolculuğu da sona erer ve Adıyaman' a ineriz. (Otobüs dediysem de küçük beyaz dolmuş arabaları var Adıyaman için.) Böylelikle benim ilk Güney Doğu tecrübem başlamış oldu. Yaz tatili & sömestre de burda olduğum için az çok bir fikrim oluştu artık. Gelelim Adıyaman nasıl bir yer ?


Bu resim de "Adıyaman nerdeydi ya? " diyenler için gelsin.
Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Malatya ve Kahramanmaraş büyükşehir belediyesiyken Adıyaman büyükşehir arasına sıkışmış bir il.
"Amaaaan! Adıyaman' da ne var ki canım ? Olsa duyardık !" diyorsanız yanılıyorsunuz. Dünya' nın 8. harikası olan Nemrut Dağı burada.
Kommagene Krallığı Adıyaman' da kurulmuştur. Dolayısıyla Kommagene çiğköfte de Adıyaman' ın. Kommagene, Samsat, Adıyaman çiğköftesi de en meşhurlarıdır.
Türkiye' nin en büyük barajı Atatürk barajı burada.
Zamanında sahabinin yaşadığı Safvan Bin Muattal' ın kabri Adıyaman' dadır.
Aleviler için önemi olan Mahmut El Ensari' nin türbesi de Adıyaman' dadır.
Türkiye' de ki cemaatler arasında en fazla mensubu olan Menzil cemaati Adıyaman' dadır. Türkiye de tek mi yoksa daha var mı bilmiyorum ama gerçek bir Şeyh bulunmakta Adıyaman.
Yazları kahverengi, sarı renkte boş araziler, kışın yeşillik, ekinlerden dolayı.
Adıyaman halkı genelde tembel.
Toprakları sebze- meyve için uygun olsa da tembel oldukları için toprağın işlenen kısmı çok azdır. Bu yüzden meyveler & sebzeler hep çevre illerden gelir.
Sebze & meyveleri, özellikle meyveleri çok lezzetli, ucuz. Aynı şekilde et de çok ucuz ve çok lezzetli, yaklaşık 1 kilo et 25₺ civarında. Burda 5₺ lik et alan da var, 10₺ lik et alan da. Bütçenize uygun her şekilde et alabilirsiniz.
Kurbanda burada etler kurban kesildikten sonra ne kadar et çıkıyorsa kilosu 25₺ den hesaplanıyormuş. Bizdeki gibi kurban kesilmeden para verilmiyor.
Güney Doğu' da büyükbaş hayvan çoktur, rahatlıkla köy sütü & yoğurdu buluruz diye çok sevinmiştik ama hiç de düşündüğümüz gibi olmadı. Köy yoğurdunu bakkaldan alıyoruz, o da her gün değil ne zaman gelirse. Bizim oralardaki gibi litrelik, yarım kiloluk falan satılmıyor, 5 kilodan fazla. Süt de aynı şekilde ama köy sütü bulmak daha zor burada.
Burada fırın kültürü çok gelişmiş. Biber, domatesi fırınlamak için bile fırına veriyorlar. Kadınlar sabah, öğle, akşam -kısaca sürekli- fırına yemek veriyorlar. Kadın olmak burada çok kolay. Eğer ki fırına biber, patlıcan veriyorsanız sişe kendiniz takıyorsunuz. Bir tepsisi 1₺.
Ramazan pideleri de çok lezzetli ve ucuz ama küçük birazcık ve daire şeklinde değil tam olarak.
Burada genelde dut pekmezi yapılır, nedendir bilmem.
Bizim oralardaki kuru üzümle buradakiler çok farklı. Buradakiler daha büyük. Nedendir bilmem buradakiler mi organik yoksa bizimkiler mi hiç bilemiyorum.

Burada örgü işi çok az. Tuhafiyeler' de aradığınız malzemeyi bulmanız zor olabilir.
Çiğköftesi, dondurması çok ucuz. Kilosu 10₺ falan. Asıl çipköfte etli oluyor diye buradaki dükkanlar etli yapıyor diye düşünmeyin. Çünki yasaklandığı için sadece evde yapılan çiğköftelerde et kullanılıyor.
Buranın tatlı kültürü de çok güzel. Pastanecilik olayı burada daha özenli. Mesela bizdeki gibi tulumba tatlısı hamur değil ve içine şerbet de konmuyor. Yedikçe yiyesi geliyor insanın her yediği tatlıdan. Buranın en meşhur tatlısı da irmik ve peynirle yapılan höşmelim tatlısı gibi ama peynirleri çatalla çektikçe görülen bir şey.

Adıyaman' ın meşhur peynirli & irmikli tatlısı. Kilosu 6₺.
Değişik tatları var Adıyaman' a has. Bunlardan biri tavaya pekmez koyup üstüne yumurta pişince odadan alıyorlar. Çok damak tadıma uygun değil, benim için olmasa da olur.

Adıyaman halkının genelde durumu iyi olmadıkları için ortaya çıkan bir yemek herhalde. Bunu kahvaltıda yapıyorlarmış; ama burada bizimkinden daha fazla pekmez koyuyorlar. Denemek isterseniz deneyebilirsiniz, ama ilk başta az yapın. Eğer yemezseniz hepsi çöpe gitmesin, o kadar malzemeye yazık olur. Ayrıca kahvaltıya da çiğköfte kızartıyorlarmış. Çok güzel, yüzde yüz deneyebilirsiniz. :))
Burada çok fazla kahve çeşidi var. Benim denediklerim Osmanlı, Kervansaray, Menengiç, Kürt kahvesi. Kürt kahvesi hariç diğerlerini ilk başta sevmesem de alıştım, artık seviyorum. Hepsi kremalı. Onlarca çeşit kahve var, denemek için güzel fırsat.

Osmanlı' nın kahvesinin içinde 7 ya da 10 çeşit baharat var. İsterseniz sütlü de deneyebilirsiniz bu kahveyi. Biz denedik ama ben sütle çam sakızı tadını beğenmedim. Denemek isterseniz de aklınızda bulunsun.

Bu da Kürt kahvesi. Diceksiniz ki yukarıdakiyle aynı, evet görüntüsü aynı ama tadı ve kokusu farklı. Kokusu ve tadını beğenmedik biz ailecek. Dışardaki kafelerde, kahveciler de satılyorlar mı kürt kahvesini bilmiyorum. O kadar Kürt arkadaşım var hiç kürt kahvesinden bahsetmediler, çok da yadırgamıştım. Bu yüzden dolayı netten araştırdım her yerde olmayan bir kahve ve hakkında kesin bilgi de yok, herkes farklı farklı yorum yapmış. Ben "ekşisözlük" ten okudum, isterseniz sizde "ekşisözlük" ten bakabilirsiniz.
Ayrıca yazın pazarda çok fazla sebze ve meyve bulmanız çok zor. Bir Egeli olarak sebze konusunda çok sıkıntı çekiyoruz. Burada marketlerde daha fazla çeşit var. Pazarlarda da bizdeki meyvelerin yeşil saplı ksımlarını keserek satıyorlar. İnsanların hakkına girecekler diye korkuyorlar, tartıda fazla çıkmasın diye kestiklerini söylüyorlar. Ama bilmiyorlar ki o yeşil sap kısımları sebzeleri taze tutuyor.
Adıyamanlılar yabancılara karşı çok sıcakkanlılar, çok misafirperverler.
~Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Aklınızda soru işaretleri varsa elimden geldiğince cevaplamaya çalışırım. Şimdiden iyi hafta sonları herkese.








18 Şubat 2015 Çarşamba

Cemevi & Alevilik

Adıyaman' da ki ev sahibimiz Alevi Dedesi. Ben de bu fırsatı değerlendirip babama "cemevi" ne gitmek istiyorum dedim. Babam konuştu ev sahibiyle derken bir akşam ayarlandı ve ev sahibimizle birlikte "cemevi" ne gittik. Buralara kadar gelmişiz bu fırsatları değerlendirmemek ayıp olurdu :) Öncelikli biraz Alevilikten bahsedip sonra "cemevi" ne geçicem.
Türkiye' de Sunnilik' ten sonra en fazla mensuba sahip iktidai mezheptir. Alevilikte, Hz. Muhammed' in son peygamberdir, Ali ise Peygamber Efendimiz' in imamıdır. Alevilikte, Sunnilik' te ki Dört Halife sıralamasından farklı olarak onikicilik itikadının temelinde Hakk-Muhammed-Ali sıralamasını, Ehl-i Beyt ve On İki İmam sevgisi esaslıdır. Ayrıca Bektaşilik, Aleviliğin içinde yer oldu sanılıyor. Bu yüzden bir tarikat olarak "Anadolu Aleviliği" nin tamamını tamamlamaktadır. Kadir Gecesi’yle bağlantılı olarak 3 gün ve Muharrem ayında ise 12 gün oruç tutarlar. Bir de Alevilik' te Hızır Orucu vardır ki bu oruçta Muharrem’den sonra da 3 gün Hızır Orucu tutulur. Son olarak da Masum-u Paklar orucu var, o oruçta Muharrem' den 3 gün öncedir. Alevilik' te kutsal günler : Bizden günleri farklı olarak Hıdırellez (5-6 Mayıs), Şeker Bayramı, Kurban Bayramı, 14 Masum-u Pak, ve Hızır Orucu' dur. Alevîlik’te, Cem’de bulunan 2 kişinin arası bozuksa barıştırılmadan Cem’e başlanmaz. Cem, bir Dede’nin gözetimi altındadır (kaynaklarda bir dede deniliyor ama bizim gittiğimiz "cemevi"n de 2 Dede vardı.)
Gelelim bizim gittiğimiz "cemevi" ne. İlk başta binaya girmeden önce ayakkabılarımızı çıkartıp girişteki ayakkabılık kısmına bıraktıktan sonra Ana Salon/ Büyük Salon dedikleri yere giriyoruz. Biz annemle ve Dede' nin eşiyle birlikte arkalarından giriyoruz. Dede girince "cemevi" ndeki bütün herkes ayağa kalkıp başını önüne eğerek Dede' yi selamlıyorlar. Erkeklerle kadınlar aynı mekanda sohbeti dinliyorlar, ibadetlerini yapıyorlar. Erkekler bir köşede otururken, kadınlarda erkeklerin karşısındaki diğer köşede oturuyorlar. Kapının tam karşısında Dede' lerinin oturacağı koltuk var ki kapıdan girenleri selamlamak için ve kapıdan giren kişilerin de Dedeler' i selamlamaları için. Kapıdan içeriye giren herkes rüku eder gibi önlerini eğilip genelde sol ellerini kullanarak yere sürtüp öpüyorlar ve sonra yerlerine geçiyorlar. Dedeler' de kapıdan giren herkes için sağ ellerine sol kalbinin üstüne götürüp selam veriyorlar. Eğer topluluk halinde girdiyse o topluluk bitene kadar da elleri kalplerin üzerinden çekilmez/ selam verme bitirilmez. Konuşma, ibadet bitene kadar yani salondan çıkılana kadar kapının arkasında bir kişi duruyor yine sağ eli sol kalbinin üstünde olacak şekilde ve bu olay ibadet bitene kadar kapıda duran kişi sürekli ayaktadır. O kapıda duran kişi de gönüllü olmak isteyenler arasından Dedeler seçiyorlar. Çok net duyamadım ama Dedeler sohbetler yapıyorlar, Kur' an' dan bir kısım okuyorlar, dua ediyorlar. Semah gösterisi başlamadan önce Aleviler' in inançlarına göre süpürgeciler, Dedeler' in önüne geçip bir şey diyorlar sonra yerlerine geri dönüyorlar. Yerlerine geri dönerken de Dedeler' e arkalarına geri dönüp çekilmiyorlar, başlar önlerinde geri geriye giderek yerlerine geçiyorlar. Semah gösterisinden bir parça da aşağıda ki video' da. Ayrıca dikkatimi çekenlerden biri de dua ederken biz nasıl "Amin" diyorsak Aleviler de "Allah Allah" diyorlar. İbadet biterken de o süpürgeciler dışarıya çıkıp Dedeler' in aldıkları tatlı tepsileri getiriyorlar ve Dedeler o tepsileri tutup yine anlamadığım bir şekilde dua edip çıkışta o tatlılardan yeniliyor. Anlamadığım şekilde diyorum ama Dualar, konuşmalar hep Türkçe. Salon büyük, yanımdaki teyzeler çok konuştuğu için gürültü çok, mikrofon sesi az olduğu için duyamadım, anlayamadım. Ben yanımızdakiler Arapça konuşuyorlar diye düşünürken Kürtçe konuşuyorlarmış meğer :)

Sohbetten sonra Dede' yle bizi çay, kahve içmeye çağırdılar. Dede ve eşi gidince biz de gittik eli mahkum. :) Gittik, Osmanlı kahvemizi içtik, dağdan getirdikleri Adaçayı' nı içtik, meyvelerimizi yedik. Meyve yerken dede bir tane elmayı böldü ve ev sahiplerine tek tek verdi. Ev sahipleri de Dede' den alırken meyvelerini Dede' nin elini öptüler. Sanırsam Dede' nin elinden alınan her şey için Dede' nin eli öpülüyor.

Demek istedğim tek şey şu : Medyada Doğu, Batı' ya karşı nasıl yansıtılıyorsa Alevilik' te diğer mezheplere öyle yansıtılmış. Sadece yerinde görmeden, araştırmadan önyargılardan kurtulmak zor diyerek mesajımı verdiğime göre hadi bana eyvallah :)

16 Şubat 2015 Pazartesi

Süryani Kilisesi

Adıyaman hem sahabe türbesinin olduğu, hem şeyh ve tarikatı bulunan, hem Aleviler için önemi olan, hem de Süryani kilisesinin olduğu çok yönlü bir şehir. Başlıktan da anlayacağınız gibi bugün Süryani kilisesinden bahsedicem.
Gelelim Süryani kilisesi gezisine. Babam papazla tanıştığı için cumartesi günü öğleden sonra kilise papazından pazar günü ayini izlemek için izin isteme niyetiyle çıktık ama papazı bulamayınca o an hemen kiliseyi geziverdik. Umarım yazın bir ayine katılabilirim. Umarım yazın daha fazla, daha detaylı fotoğraflar ve bilgiler koyabilirim.
Kilisenin adı "Mor Petrus Mor Pavlus Süryani Kadim Kilisesi ve Süryani Kadim Mezarlığı" dır.

Rahiple görüşemediğimiz için üzüldüğümden dışarıdan resmini çekmeyi unutmuşum, o yüzden bu resim netten alıntıdır. Cumartesi günü bu dış kapı kapalıydı ve yanda zile basarak görevli gelip kapıyı açıyor. Sonra arkada görünen pembe binaya içeriye doğru giriyorsunuz.

Kapıdan içeriye girdiğinizde.
Ben açıkçası Süryaniler' i "Yahudi" olarak biliyordum ama "Hristiyanlar" mış ve Ortodoks kilisesine bağlılarmış. Hristiyan mezhebine ve Hristiyanlık tarikatına bağlı oldukları için gayr-i resmi olarak Süryani Kadim kilisesi olarak adlandırılır. Süryaniler' in kutsal kitapları biraz Arapça' ya benzeyen Aramice (Süryanice)' dir. (Aramice, İsa' nın konuştuğu dildir.)

Bu da kutsal kitapları.

Patriğin merkezi "Şam" dadır 1963' ten beri. 1900' lı yıllarda patrik merkezi Mardin' dir. Dünya' da 20 milyondan fazla Süryani yaşamaktadır. 3,5 milyonu Hindistan'da, 17 bini Türkiye' dedir. 2 bini Mersin, Adıyaman, Antakya, Antalya, Gaziantep, Şanlıurfa, Adana, İzmir, Ankara, Malatya, Mardin, Diyarbakır' a giden Süryanilerin 15 bini İstanbul' da yaşamaktadır. Doğu & Güneydoğu Anadolu Bölgesi' nden İstanbul' a giden Süryaniler' in İstanbul' da ki Meryemana kilisesidir. 4 tanesi Türkiye' de bulunan patriğe bağlı 20 metropolit vardır Süryani Kadim kilisesinde.

Solda ki Meryem Ana, sağda ki ise annesi Meryem ana babası Tanrı olan Hz. İsa.
Kilise çok küçük olduğu için pazar günkü ayinlere dışarıdan ziyaretçi alamıyorlarmış. Son resimde yukarıda ahşap çizgilerin olduğu yerde de aşağıdakiler gibi oturulacak banklar var. Sol tarafta ise duvarın içi oyulup merdiven yapılmış. Bu kadar küçük bir kilise. Sağda ki terliklerse ibadetleri sırasında kullanılıyormuş.

Bu kilisenin tarihi çok da eski değil, 132 yıllık bir kilise. Önceki kiliseleri yıkıldıkları için yeni bir yer bulup restorasyon ettirmişler. Kilisesinin papazı ise Melki Ürek. Kendisi Şırnaklı' dır. Gaziantep, Malatya, Elazığ, Adana, Şanlıurfa, Mersin, Antakya illerini kapsayan Adıyaman merkezli metropolitiği olduğu için "Çevre İller Metropolitliği" de denilmektedir.

Hristiyanlar' da ki gibi yeni doğan çocuklar vaftiz edilir, kutsal suyla yıkanırlar. Süryaniler' in ibadetleriyle ilgili daha detaylı bilgi için
http://toplumvetarih.blogcu.com/tur-abdin-suryanilerinde-ibadet/8779371 bu linkten ulaşabilirsiniz. Ayrıca TUTKU: HZ. İSA' NIN ÇİLESİ filminden bilgi edinebilirsiniz. Kilisede ki görevliye sorduğumuzda kendi inançlarına göre doğru bir film.

Bu eserler de Kudüs' te ki patrikhaneden kalma en eski parçalardır. Hz. İsa' nın çarmığa gerildikten hemen sonra yapılmış eserler.
Süryani kilisesi, Hıristiyanlığın en eski kilisesidir Kudüs Hristiyan cemaatinden sonra. Pazar günü haricinde kiliseyi gezebilirsiniz, aklınızda olsun. :)



14 Şubat 2015 Cumartesi

Kendini İnsan Zanneden Mahlukatlar !

Başlıktan da anlayacağınızz gibi benim için bugünün önemi ÖZGECAN ASLAN ! Bu konu hakkında söylemek istediğim birkaç şey var erkeklere, kendini erkek sananlara. Ama konuya geçmeden önce Özgecan' ın ailesine Allahtan rahmet, ailesine sabır diliyorum.

Gelelim şimdi asıl konumuza, erkeklere. Bir soru sormak istiyorum bu mahlukatlara? Siz kendinizi ne zannediyorsunuz? Kimsiniz, bu özgüveniniz nereden geliyor ? Kime ve neye güveniyorsunuz bütün bunları yaparken? Siz nesiniz, necisiniz ? Siz kim oluyorsunuz da biz kadınlara yaşamı hakkını kendinizi verdiğinizi düşünüyorsunuz ? Niye kendinizi Tanrışallaştırıyorsunuz da biz kadınları istediğiniz zaman dövüyor, istediğiniz zaman tecavüz & taciz ediyor, istediğiniz zaman da öldürüyorsunuz ??? Siz kendinizi insan yerini koyuyorsunuz ama değilsiniz haberiniz yok ! Sizin yaptınız şerefsizlikleri başka hemcinsleriniz kendi analarınıza, kardeşlerinize yapsalar kıyamet kopartırsınız, ama siz başkasına aynı şerefsizlikleri yapınca başkalarının anası, bacısı olmaktan çıkıyor sanıyorsunuz, ama öyle olmadığından haberiniz yok! Sizdeki nefsin kadınlarda olduğunuzdan haberiniz yok, ama kadınların nasıl nefsini kontrol ettiğinden de haberiniz yok. Allah' ın kız çocuklar için rahmet, erkek çocuklar için bereket getirdiğinden haberiniz yok. Yani Tanrı' nın kadınları kutsadığından bile haberiniz yok! Soruyorum sizlere mahlukatlar, siz kendinizi ne sanıyorsunuz? Seviyorsunuz dövüp öldürüyorsunuz, ayrılıyorsunuz yine dövüp öldürüyorsunuz, kıskanıyorsunuz yine dövüp öldürüyorsunuz falan filan. Siz mahlukatlar " SEVMEYİN OĞLUM!" kadınları, SEVMEYİN! Sizin bu kadınlarla derdiniz ne BİRADER?
Siz mahlukatları idam etmek çözüm değil. Çünkü idam geri gelirse, çok art niyetli kullanılır. Daha yasalara arkamızı yaslayamıyoruz sırtımızı. Düşünsenize idamın geri geldiğini! Kişisel silahlanma da çözüm değil. Tavizler ülkesi sonuçta burası, başkalarına güvenip istediğini yapma hakkını vereceksin millete. En iyisi hadım edeceksin böylelerini gör bak bakalım bir daha yapabiliyorlar mı böyle şerefsizlikleri. Bırakın şerefsizlik yapmayı insan içine çıkmamak için evine hapsedecek kendini, belki de öldürecektir kendini (kim bilir?). İdamdan daha etkili olacaktır, eminim. Görün bakın sonra Türkiye' de taciz & tecavüz olayı nasıl da bitme noktasına geliyor.
Son bir cümleyle bitirmek istiyorum yazımı. Kızlarını yetiştirdiniz, sıra oğullarınızda!!!

12 Şubat 2015 Perşembe

Nemrut

Gelelim bir Adıyaman turuna daha. Yazın gezdiğimiz Nemrut' tan bahsedicem. Nemrut Dağı, Kahta' ya 15 km. uzaklıkta. Arsemia 'da ki gibi öğrenci girişi 5,5 ₺, sivil 11 ₺. Belli bir yere kadar arabayla gidildikten sonra sizi büfe/ kafeterya tarzı bankların olduğu yer var, aynı zamanda taş heykellerden yapılan bir sürü küçük / büyük hediyelik eşyalar karşılıyor sizleri. Yaklaşık 2 km kadar taş merdivenlerin arasından yukarıya doğru tırmanıyorsunuz. İsterseniz eşeğe de binebilirsiniz, tabii ücretini öderseniz. Herkes Nemrut için "Dünyada ki Güneş' in en güzel doğduğu yer" olduğunu söyleye söyleye dillerinden düşüremiyorlar. Hatta insanlar, gün doğumunu seyretmek için Nemrut dağına yakın otellerde bile kalıyorlarmış. Biz öğleden sonra gittiğimiz için göremedik ama gün batışına yetiştik, onda da bulutlar manzarayı kapadığı için gün batışını da seyredemedik. Nemrut' a girişte çantalarınız kontrol edilmiyor. Millet çantasında şarap, şampanya getirip manzaraya karşı içtiler. Eğer sizler de bir gün Nemrut' a giderseniz aklınızda bulunsun. :)
Saat 16:00-17:00 sularında çekilmiş Nemrut' tan manzaralar.


Nemrut, Adıyaman' ın Kahta ilçesindedir. Yüksekliği 2,150 metredir. Kommagene kralı Antiochus Theos, Yunan ve Pers tanrısının heykelleriyle birlikte kendi heykelini & mezar tapınağını da yaptırmıştır (M.Ö 632 yılında ). 1987' de Nemrut, milli park olmuştur UNESCO tarafından. Aynı zamanda Dünyanın 8. Harikası. Heykellerin sıralanışı ise:

Aslan Heykeli : Anadolu-Hitit, Yunan ve Persler' i temsil eder. Aslan heykeli aynı zamanda 'Tanrı Herakles' gibi gücü de temsil eder.
Kartal Heykeli: Roma Devleti' nin simgesidir. Her şeyden haberdar olmayı temsil eder.
Tanrı Apollon / Mithra / Helios: Güneşi temsil eder. Roma, Yunan ve Pers zamanında ki 'Işık Tanrısı' nın ismidir.
Tanrı 1. Antiochos Theos (Kral) : Kendini 'Tanrı' ilan ettiği için Kommagene Krallığının 2. kralıdır. Tanrı olduğundan dolayı da gücü de temsil eder.
Tanrıça Laodike / Tyche / Fortuna (Kraliçe) : Kommagene Krallığının koruyucu tanrıçası & anası olarak anılır; çünki Theos annesini 'Tanrıça' ilan etmiştir. Şans / Kader / Bereket 'i niteler.
Tanrı Zeus / Oromasdes : Gök Tanrı' nın Yunan-Pers zamanında ki ismidir. Baş Tanrı olarak nitelemiştir kendisini.
Tanrı Herakles / Artagnes : Zeus' un tam aksine Herakles kendisini 'Yarı Tanrı' olarak nitelemiştir. Aslan heykeli gibi Kudreti niteler.



Resimde de gördüğünüz gibi taş heykellerinin kafaları yerdedir. Başlarıyla göbdeleri birbirinden ayrıdır. Depremden dolayı bu hale geldiği düşünülüyor.
**Heykellerin diziliş şekline de 'hiyerotesyon' denir.**

10 Şubat 2015 Salı

Oxana Zaika

Oxana Zaika, Rus bir ressam ve Fransa' da yaşıyor. Tarzını çok seviyorum o yüzden de paylaşmak istedim. Oxana Zaika hakkında çok fazla bilgi bilmiyorum. Sayfasına da bir türlü girmeyi beceremedim. Hakkında tek bildiğim yazdığım ilk cümle ve birbirinden güzel resimleri. Anladığım kadarıyla kedileri çok seviyor. :)

En sevdiğim fotoğrafıysa en alta bıraktım. Sebebi ise, bu koyacağım fotoğrafı, arkadaşım sosyal medyalardan bir tanesi kapak fotoğrafı yapmış ve altına İSTANBUL yorumu yazmış. Bu da benim çok hoşuma gitti. İşte o muhteşem fotoğraf. :)